Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.
- It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
... And those trigger when the user enters ...
... Humanity enters the lron Age. ...