Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- As soon as I entered the class, the students started asking questions.
Girmiş olduğunuz e-posta adresi zaten kullanımda.
- The email address you entered is already in use.
Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- I entered someone else's room by mistake.
Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni farketmedi.
- My brother was so absorbed in reading that he did not notice me when I entered the room.
Okula girmek için sıkı çalıştım.
- I studied hard to enter the school.
Kulübe girmek istiyorum.
- I want to enter the club.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Tom girişimci genç bir adam.
- Tom is an enterprising young man.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
- An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
... has three components. It's basically a deal that was entered into by all the signatories ...