Yabancı bir ülkeye girmek için bir pasaporta ihtiyacın var.
- You need a passport to enter a foreign country.
Tam odaya girmek üzereydik.
- We were just about to enter the room.
Tom bizim girişimizi duymuş olmalı.
- Tom must've heard us enter.
Onun odaya girişini gördüm.
- We saw her enter the room.
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
- This ticket allows two people to enter.
Odaya girmeden önce kapıyı tıklat.
- Knock on the door before entering the room.
Ev numaranı, mahalleni, posta kodunu ve sokağını ayrı ayrı yazmak zorundasın.
- You have to enter your house number, suburb, post code and street seperately.
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
Eve girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir.
- You must remove your shoes before entering a house.
Efsaneye göre bu ormanda bir zamanlar hayalatler varmış, o yüzden de insanlar girmezlermiş.
- According to legend, those woods used to be haunted, so people would avoid entering.
He did the crime and will go to jail - the fact that he did not know it was illegal does not enter into it.
The country entered into peace talks with the militants.
One must be of legal age to enter into a contract.
... Rather than enter a credit card, which is not how schools ...
... day or less. People who are very poor can’t enter the market and plunk down their cash ...