engaged in war or other conflict

listen to the pronunciation of engaged in war or other conflict
الإنجليزية - التركية

تعريف engaged in war or other conflict في الإنجليزية التركية القاموس.

fighting
kavga

Tom ve Mary hep kavga ediyorlardı. - Tom and Mary were always fighting.

Aslında Tom ve John'u hiç kavga ederken görmedim. - I never actually saw Tom and John fighting.

fighting
{s} savaşan
fighting
dövüş

Keşke onlar dövüşmeyi bıraksalar. - I wish they would stop fighting.

Lütfen dövüşmeyi bırakın. - Please stop fighting.

fighting
mücadele

Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz. - We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
harp
fighting
{s} savaş

Vietnam savaşında savaşırken öldü. - He died fighting in the Vietnam War.

Savaş bir hafta sürdü. - The fighting lasted one week.

fighting
savaşarak

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

fighting
{s} mücâdeleye hazır
fighting
(Askeri) SAVAŞ: Taktik alanda, yapılan bir savaş içinde bilfiil çarpışmalar
fighting
{i} mücâdele

Onlar şimdi şiddetle mücadele ediyorlar fakat çok uzun zaman geçmeden önce savaş baltasını gömeceklerine sizi temin ederim. - They're fighting fiercely now but I assure you they'll bury the hatchet before long.

Ben sonuna kadar mücadeleye niyet ediyorum. - I intend on fighting till the end.

fighting
{s} savaşçı

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı. - He was a brave warrior who had spent most of his life fighting his enemies.

الإنجليزية - الإنجليزية
fighting
engaged in war or other conflict

    الواصلة

    en·gaged in war or oth·er con·flict

    التركية النطق

    engeycd în wôr ır ʌdhır kınflîkt

    النطق

    /enˈgāʤd ən ˈwôr ər ˈəᴛʜər kənˈfləkt/ /ɛnˈɡeɪʤd ɪn ˈwɔːr ɜr ˈʌðɜr kənˈflɪkt/
المفضلات