It's not a big deal. Don't worry about it.
- Bu büyük bir anlaşma değil. Onun hakkında endişelenme.
Don't worry about such a trivial problem.
- Böyle önemsiz bir sorun hakkında endişelenmeyin.
Worrying is like paying a debt you don't owe.
- Endişelenmek olmayan bir borcu ödemek gibidir.
I don't have to worry about finding a job.
- İş bulmak için endişelenmek zorunda değilim.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.
I've got a good reason to be worried.
- Endişelenmek için iyi bir nedenim var.