Sami, Leyla'nın hayatını tehlikeye attı.
- Sami endangered Layla's life.
Kurşun zehirlenmesi dünya genelinde milyonlarca çocuğun sağlığını tehlikeye atar.
- Lead poisoning endangers the health of millions of children around the world.
O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.
- I still can't believe they had a snow leopard in that zoo. I thought they were an endangered species.
Dilinin tehlikede olduğunu sana ne düşündürüyor?
- What makes you think that your language is endangered?
If you endanger other people's life and liberty in your pursuit of happiness, I shall have to confiscate your arms, boys.