Emirliklerin New York'tan Dubai'ye günlük beş uçuşu vardır.
- Emirates has five daily flights from New York to Dubai.
Arap Birleşik Emirlikleri'ne gidecektim.
- I was going to go to the United Arab Emirates.
When the captain commands, the crew must obey.
- Kaptan emir verdiğinde, mürettebat uymalıdır.
You are here in order to fulfill my commands.
- Sen benim emirlerimi yerine getirmek için buradasın.
We must execute his orders.
- Onun emirlerini yerine getirmeliyiz.
Tom refuses to take orders from Mary.
- Tom Mary'den emirler almayı reddediyor.
I wish I had obeyed his directions.
- Keşke onun emirlerine itaat etseydim.
Please follow the nurse's directions.
- Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
I can't ignore my commanding officer's orders.
- Benim komutanın emirlerini görmezden gelemiyorum.
He testified that the wire-tapping was carried out at the behest of his superiors.
- O, Telefon dinlemesinin üstlerinin emirleri ile yürütüldüğü şeklinde ifade verdi.
Moses came down from the mountain bearing divine commandments.
- Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi.
Don't you remember the Ten Commandments?
- On Emir'i hatırlamıyor musun?
She told her superior what she thought.
- O, amirine ne düşündüğünü söyledi.
I want to talk to your superior.
- Ben amirinle konuşmak istiyorum.
I never give you any orders.
- Sana asla hiç emir vermek istemiyorum.
The chairman called the meeting to order.
- Başkan emir vermek için toplantıyı aradı.
My liege is a man of many talents.
- Benim amirim birçok yetenekleri olan bir adam.