How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
- Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
She makes sure that her family eats a balanced diet.
- Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.
- 15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.
Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
- Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
He is confident of his ability.
- O, yeteneğinden emindir.
He looked confident but his inner feelings were quite different.
- Emin görünüyordu fakat onun iç duyguları tamamen farklıydı.
Are you sure we're safe here?
- Burada güvende olduğumuzdan emin misin?
Tom didn't know whether Mary was safe or not.
- Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
I'm not too clear about that point.
- O noktada pek emin değilim.
I'm pretty sure Tom's reliable.
- Tom'un güvenilir olduğundan oldukça eminim.
Are you sure this information is reliable?
- Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
I'm not certain Tom is responsible.
- Tom'un sorumlu olduğundan emin değilim.
Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.
- Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.
I bet Tom would be a good teacher.
- Tom'un iyi bir öğretmen olacağına eminim.
Tom certainly made sure we all had a good time.
- Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
I firmly believe that your time will come.
- Senin sıranın geleceğinden eminim.
Are you positive that it was Tom?
- Onun Tom olduğundan emin misin?
Tom was positive that the camera Mary had was his, but it wasn't.
- Tom Mary'nin sahip olduğu kameranın onunki olduğundan emindi ama değildi.
You may rest assured that we shall do all we can.
- Elimizden geleni yapacağımızdan emin olabilirsin.
Rest assured they're out there.
- Dışarıda olduklarından emin ol.
I feel safe and secure.
- Güvenli ve emin hissediyorum.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
- Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
Tom certainly sounds confident.
- Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
Tom doesn't sound too sure.
- Tom çok emin görünmüyor.
I would like to set the record straight.
- Ben tümüyle emin olmak istiyorum.
He's confident and strong.
- O kendinden emin ve güçlü.
Tom used to be confident.
- Tom kendinden emindi.
I want to be certain you are who you say you are.
- Kim olduğunu söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.
I just want to be certain that it's OK.
- Sadece bunun iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
I just want to be certain that it's OK.
- Sadece bunun iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
I want to be certain you are who you say you are.
- Kim olduğunu söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.
I have to make certain Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmak zorundayım.
I have to make certain Tom knows where he needs to go.
- Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.
Tom double-checked his door to make sure it was locked.
- Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
I'd like to make sure of the time.
- Ben zamandan emin olmak istiyorum.
I'd like to make sure of the time.
- Ben zamandan emin olmak istiyorum.
I want to be sure that there will be no problems.
- Hiç sorun çıkmayacağından emin olmak istiyorum.
I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.
- Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum.
I'm not sure right now.
- Şu anda emin değilim.
Tom might have visited Mary in Boston last week. I'm not sure.
- Tom geçen hafta Boston'da Mary'yi ziyaret etmiş olabilir. Emin değilim.
Tom didn't know whether Mary was safe or not.
- Tom Mary'nin emin ellerde olup olmadığını bilmiyordu.
Your children will be safe with Tom.
- Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.
Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
- Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
Tom double-checked his door to make sure it was locked.
- Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
I wanted to be sure Tom was planning to be here.
- Tom'un burada olmayı planladığından emin olmak istedim.
I want to be sure Tom knows what he's supposed to do.
- Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyorum.
I have to make certain Tom knows what time the concert starts.
- Konserin saat kaçta başladığını Tom'un bildiğinden emin olmak zorundayım.
I have to make certain Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmak zorundayım.
A sure friend is seen in an unsure matter.
- Bir emin arkadaş emin olmayan bir meselede görünür.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Make sure you turn everything off before you leave.
- Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.
You should make sure of it before you go.
- Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
You should make sure of the fact without hesitation.
- Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
Be sure to put out the light before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
Anıt seçkin filozof onuruna dikilmiştir.
- The monument was erected in honor of the eminent philosopher.
Picasso seçkin bir ressamdır.
- Picasso is an eminent painter.