تعريف emergency في الإنجليزية التركية القاموس.
- Acil
Acil durumda, 119'u arayın.
- In case of emergency, call 119.
Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
- In case of an emergency, push this button.
- ani tehlike
- (Askeri) harekat savaş
- (Askeri) ani durum
- ivegen durum
- (Politika, Siyaset) olağanüstü hal
Türkiye üç aylık bir olağanüstü hal ilan etti.
- Turkey has declared a three-month state of emergency.
Amerikan hükümeti olağanüstü hal ilan etti.
- The American Government declared a state of emergency.
- acil vaka
- olağanüstü durum
- emergency exit tehlike zamanında kullanılan çıkış kapısı
- ani olarak ortaya çıkan güç durum
- İvedi
- {i} tehlike
- (Mukavele) acil hal, aciliyet, acil
- {i} acil durum
Tom bir acil durum çağrısı aldı ve işi terk etmek zorunda kaldı.
- Tom got an emergency call and had to leave work.
Acil durumda derhal bu düğmeye basınız.
- Please push this button at once in case of emergency.
- in case of emergency icabında
- (Tıp) Acil hal
- (Askeri) ACİL DURUM, ACİL İHTİYAÇ, ANİ DURUM: Acil olağanüstü hal
- ivedi durum
- âcil bir durum
Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
- In case of an emergency, push this button.
Bu acil bir durumdur.
- This is an emergency.
- âcil ihtiyaç veya vaka
- acil,aciliyet
- (Nükleer Bilimler) tehlike durumu
- emergency ration olağanüstü zamanlara mahsus yemek paketi
- icap
- yedek
- (Askeri) acil ihtiyaç
- zor durum
- acil servis
Tom ambulansla acil servise gitmek zorunda kaldı.
- Tom had to go to the emergency room by ambulance.
Tom acil servise götürüldü.
- Tom has been taken to the emergency room.
- tehlike hali
- emergency call
- (Saatler) Acil çağrı
- emergency brake
- (Otomotiv) açıl durum freni
- emergency braking
- ani fren
- emergency call
- (Telekom) açıl çağrı
- emergency call
- imdat çağrısı
- emergency lighting
- güvenlik aydınlatması
- emergency lighting
- acil durum aydınlatması
- emergency planning
- acil durum planlaması
- emergency region
- olağanüstü hal bölgesi
- emergency response
- (Politika, Siyaset) acil durum müdahalesi
- emergency services
- acil durum hizmetleri
- emergency state
- (Kanun) ohal
- emergency ward
- hastanede acil servis
- emergency airfield
- acil durum havaalanı
- emergency battery
- yedek batarya
- emergency brake
- acil freni
- emergency brake
- emniyet eğleci
- emergency brake
- imdat eğleci
- emergency bridge
- tehlike köprüsü
- emergency bridge
- acil durum köprüsü
- emergency bridge
- imdat köprüsü
- emergency budget
- olağanüstü bütçe
- emergency cable
- yedek kablo
- emergency case
- acil durum
- emergency credit
- acil kredi
- emergency declaration
- geçici beyanname
- emergency decree
- geçici yasa
- emergency door
- tehlike çıkış kapısı
- emergency equipment
- yedek donanım
- emergency exit
- acil çıkış
Bir otelde yatmadan önce acil çıkışın yerini öğrenin.
- Before you go to bed in a hotel, familiarize yourself with the location of the emergency exit.
Bir otelde yatmadan önce, acil çıkışın nerede olduğundan emin olun.
- Make certain where the emergency exit is before you go to bed at a hotel.
- emergency exit
- tehlike çıkışı
- emergency fuel tank
- yedek yakıt deposu
- emergency landing
- mecburi iniş
- emergency landing
- zorunlu iniş
- emergency landing
- acil iniş
- emergency laws
- olağanüstü hal kanunları
- emergency maintenance
- acil bakım
- emergency man
- yardımcı amele
- emergency meeting
- olağanüstü toplantı
- emergency power transfer switch
- acil güç transfer anahtarı
- emergency powers
- acil durum yetkileri
- emergency reserve
- ihtiyat
- emergency room
- acil odası
Tom acil odasında düştü.
- Tom ended up in the emergency room.
- emergency service
- acil servis
- emergency valve
- emniyet supabı
- emergency ward
- acil servis
- Emergency Response Plan
- Acil müdahale planı
- emergency brake
- el freni
- emergency chute
- Uçaklarda bulunan ve acil durumlarda(kaza v.s.)yolcuların tahliyesi için kullanılan plastikten, hava ile şişirilen yapay bir kaymaplatformu
- emergency contraception
- Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği haplar yardımıyla ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınmak suretiyle önleyebilme yöntemi. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur
- emergency contraceptive
- Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınmak suretiyle önleyebilecek hap. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur
- emergency contraceptive pill
- Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınmak suretiyle önleyebilecek hap. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur
- emergency cord
- Acil kord
- emergency flasher
- Acil durum bildiren, yanıp sönen ışık
- emergency loans and advances
- acil krediler ve teminatlar
- emergency maintenance
- acil bakım, ivedi bakım
- emergency maintenance technician
- acil bakım teknikerliği
- emergency management
- (İdari Yönetim) Afet yönetimi,âcil durum yönetimi, olağanüstü durum yönetimi
- emergency medical care
- Âcil tıbbî müdahele
- emergency medical servıce
- Acil tıbbi servis
- emergency medical technician
- (Tıp, İlaç) Acil servis sağlık uzmanı
- emergency overflow
- Tehlike hali aşırı akış
- emergency pack
- Âcil durum çantası
- emergency parachute descent
- paraşütle mecburi atlama
- emergency physician
- Acil hekim
- emergency postcoital contraception
- Korunmadan girilen cinsel ilişki sonrasında olabilecek istenmeyen gebeliği haplar yardımıyla ilişkiden sonraki 72 saat içerisinde alınmak suretiyle önleyebilme yöntemi. Reçete ile satılan bu hapların fazla beklenmeden alınması gereklidir çünkü haplar ne kadar erken alınırsa, etkisi o kadar fazla olur
- emergency radio channel
- radyo imdat kanalı
- emergency response team
- Âcil müdahale ekibi
- emergency rest stop
- acil dinlenme
- emergency room
- acil servis
Tom ambulansla acil servise gitmek zorunda kaldı.
- Tom had to go to the emergency room by ambulance.
Mary'yi acil servise götürüyorlar.
- They're taking Mary to the emergency room.
- emergency services
- acil hizmetler
- emergency shelter
- Acil durumlarda kullanılan sığınak
- emergency solution
- acil çözüm
- emergency support function
- acil destek fonksiyonu
- emergency switch
- acil durum düğmesi
- emergency tax
- olağanüstü vergi, buhran vergisi
- emergency trip
- Acil trip
- emergency welfare team
- acil yardım ekibi
- emergency action plan; emergency action procedures
- (Askeri) acil faaliyet/işlem planı; acil faaliyet/işlem usulleri
- emergency air
- (Havacılık) acil durum havası
- emergency anchorage
- (Askeri) ACİL DEMİRLEME YERİ: Deniz tekneleri, seyyar destek birlikleri, yardımcı gemiler veya ticaret gemileri için sınırlı bir savunma teşkilatına sahip bir demirleme yeri. bkz: "assembly anchorage", "holding anchorage", "working anchorage"
- emergency cooling systems
- (Nükleer Bilimler) tehlike durumu soğutma sistemleri
- emergency disposal
- (Askeri) acil imha
- emergency establishment
- (Askeri) acil durum kuruluşu, acil durum kadrosu
- emergency feeding
- (Arılık) takviye beslemesi
- emergency landing field
- (Askeri) MECBURİ İNİŞ MEYDANI: Bir tayyarenin tehlike vukuunda inebileceği yer. Bu meydanda, genel olarak, sığınma, ikmal ve onarım tesisleri bulunmaz
- emergency light
- tehlike durum aydınlatması
- emergency medical technician; emergency medical treatment
- (Askeri) acil durum sıhhi teknisyeni; acil tıbbi tedavi
- emergency policy
- acil durum politikası
- emergency priority
- (Askeri) ACİL DURUM ÖNCELİĞİ: Tüm diğer önceliklerden daha ön sıraya geçen acil bir görev isteği kategorisidir. Ayrıca bak. "immediate mission request; priority of immediate mission requests"
- emergency reinforcement
- (Askeri) ACİL TAKVİYE PERSONELİ: ABD Kara Ordusu Milli Muhafız teşkilatının, ABD Kara Ordusu İhtiyat Asli Teşkillerinin veya Faal Ordusunun bir birliğine seferi takviye personeli olarak tertiplenen ve, ABD Kara Ordusu İhtiyat Asli Teşkillerinin bir acil Takviye Kontrol Grubu olarak kabul edilen ABD Kara Ordusu Müşekkel İhtiyat Teşkillerinin birlik dışı bir mükellefi
- emergency rope
- emniyet ipi
- emergency scramble
- (Askeri) acil alarm kalkışı
- emergency service team; emergency support team (FEMA); en route support team
- (Askeri) acil durum hizmet takımı; acil durum destek takımı (FEMA); yol destek takımı
- emergency services call
- Acil Servis Arama
- emergency shelter
- acil durum sığınağı
- emergency signals
- (Askeri) filika talim işaretleri
- emergency spillway
- tehlike dolu savağı
- emergency storage
- güvenlik deposu
- emergency war order alert
- (Askeri) ACİL HARP NİZAMİ ALARMI (HV.): Bir hazırlık durumu. Bu durumda; eğitim görmüş işletme mürettebatı, harp başlığı takılıp faaliyete hazır bir harekat rampasına monte edilmiş muharebeye hazır bir füzeyi, emredilen. reaksiyon süresi içinde, diğer stratejik kuvvetlerin planlanmış uygulanmasıyla birlikte, 24 saat her an atışa hazır bulundurmaktadır
- emergency water
- acil gereksinim suyu
- emergency work
- acil işler
- emergencies
- (Tıp) acil durumlar
- emergency medicine
- (Tıp) acil tıp
- emergency room
- acil servis ünitesi
- emergency room
- acil servis bölümü
- echelons above corps (Army); emergency action; emergency action committee
- (Askeri) kolordu üstü kademe (Kara Kuvvetleri); acil faaliyet/işlem; acil faaliyet/işlem komitesi