He doesn't have a job. He's retired.
- Onun bir iş yok. O emeklidir.
People rarely come to see you once you are retired.
- Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
I became a retiree after working for forty-five years in a cubicle.
- Kırk beş yıl boyunca bir hücrede çalıştıktan sonra emekli oldum.
The stock market crash forced many retirees back into the job market.
- Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.
She's a widow and a pensioner, and faces many hardships.
- O dul ve emeklidir ve birçok zorluklarla karşı karşıyadır.
Tom announced he was retiring.
- Tom emekli olduğunu duyurdu.
Do you ever think about retiring?
- Hiç emekli olmayı düşünüyor musun?