Şimdi bunun üzerinde düşünüyorum, bu biraz utandırıcı.
- Now that I think over it, it's somewhat embarrassing.
Durumun utandırıcı olacağını zannettik.
- We thought the situation would be embarrassing.
O, can sıkıcı bir soru.
- It's an embarrassing question.
Geçen hafta can sıkıcı bir şey oldu.
- Something embarrassing happened last week.
Tom Mary'yi utandırmak istemiyordu.
- Tom didn't want to embarrass Mary.
Seni utandırmak istemedim.
- I didn't mean to embarrass you.
Seni rahatsız etmek istemiyorum.
- I don't want to embarrass you.
Utangaç erkek çocuğu onun varlığında tamamen sıkıldı.
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
O, can sıkıcı bir soru.
- It's an embarrassing question.
Sıkılman için bir neden yok. Telaffuzun genel olarak doğru.
- There's no reason to feel embarrassed. Your pronunciation is generally correct.
O, onun mahcubiyetini fark etti.
- He noticed her embarrassment.
Tom, Mary'nin utanmayacağını düşünüyor.
- Tom thinks Mary won't be embarrassed.
Utanmayın. Olur böyle şeyler.
- Don't feel embarrassed. These things happen.
The crowd's laughter and jeers embarrassed him.
... embarrassing but I love it. ...
... earth. This is embarrassing. Because we now realize the most of the universe is dark ...