Yaşına göre oldukça sofistike görünüyor.
- He looks quite sophisticated for his age.
Bu sofistike bir enstrümandır.
- This is a sophisticated instrument.
Çok yönlü bir özgeçmişi var.
- There's a very sophisticated background.
Ton son derece çok bilmiş.
- Tom is extremely sophisticated.
Sanırım bu ondan biraz daha karmaşık.
- I think it's a little more sophisticated than that.
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
- Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.