elden

listen to the pronunciation of elden
التركية - الإنجليزية
manually
by using the hand
by hand
elden düşme
secondhand
el
{i} hand
elden geldiğince
as far as possible
elden geçirme
overhaul
elden çıkarmak
throw away
elden ağıza yaşamak
live from hand to mouth
elden düşme
hand-me-down
elden düşme
second hand
elden düşme
used
elden düşme
(deyim) second-hand
elden ele dolaşmak
(Dilbilim) go around
elden ele verilen pas
(Spor) handoff
elden geldiği kadar
with might and main
elden geçirme
touch
elden geçirme
overhauling
elden geçirme
handling
elden geçirmek
handle
elden geçirmek
overhaul
elden geçirmek
go over
elden gitmek
be lost
elden gitmek
lost
elden çıkarma
disposing
elden çıkarma
(Ticaret) divestiture
elden çıkarma
disposing of
elden çıkarma bedeli
(Ticaret) disposal consideration
elden çıkarma kazancı
(Ticaret) gain on disposal
elden çıkarmak
get rid of
elden çıkartmak
(Dilbilim) give away
elden gelen
from hand
elden gelmek
as possible to
elden geçirmek
dust down
elden ayaktan düşmek
unable to work
elden ayaktan düşmek
(deyim) have one foot in the grave
elden ayaktan düşmek
to be unable to work
elden ayaktan düşmek
be unable to work
elden ayaktan düşmek
to be unable to work (due to illness/old age)
elden ayaktan düşmüş olmak
(deyim) be over the hill
elden ayaktan kesilmek
be limp and helpless
elden ayaktan kesilmiş
bedridden
elden ağıza yaşamak
to live from hand to mouth
elden bir şey gelmez
it can't be helped
elden bırakılmayacak kadar ilginç
un put downable
elden düşme
hand me down
elden düşme araba
secondhand car
elden düşme eşya
hand me down
elden düşürülemez
un put downable
elden ele
from hand to hand

The photograph was passed from hand to hand. - Fotoğraf elden ele geçirildi.

elden ele dolaşmak
to change hands many times
elden ele dolaştırma
shuffle
elden ele dolaştırmak
shuffle
elden ele gezmek
pass from hand to hand
elden ele gezmek
(deyim) pass around
elden ele gezmek
to pass from hand to hand
elden ele geçirmek
hand around
elden gelmek
be within one's capabilities
elden geçirilmiş araba
hotrod
elden geçirme
a) overhauling b) handling
elden geçirme ücreti
(Ticaret) handling services
elden geçirmek
a) to overhaul, to go over b) to handle
elden gitmek
to be lost
elden hibe
(Kanun) executed gift
elden teslim
(Ticaret) hand delivery
elden teslim
(Ticaret) manual delivery
elden teslim
(Ticaret) delivery by hand
elden yatırmak
pay by hand
elden yemleme
hand feeding
elden çıkarma
sellout
elden çıkarma
close out
elden çıkarma değeri
(Ticaret) disposal value
elden çıkarma değeri
(Ticaret) break-up value
elden çıkarma işi teklifi
(Ticaret) divesting business offer
elden çıkarma maliyeti
(Ticaret) break-up value
elden çıkarma maliyetleri
(Ticaret) costs of disposal
elden çıkarmak
sell out
elden çıkarmak
sell off
elden çıkarmak
(Hukuk) to dispose of the production
elden çıkarmak
to sell sth off, to dispose of
elden çıkarılamaz
inalienable
elden çıkarılamaz
unalienable
elden çıkarılamaz mülk
dead hand
elden çıkmak
go out of one's possession
elden çıkmış
out of hand
el elden üstündür
(ta arşa kadar). (Atasözü) Everyone has his superior
el
fin
el
discharge
el
stranger
el
people
el
forefoot
el
shot
el
(Biyokimya,Teknik) manual
ikinci elden
(Ticaret) second hand
ilk elden
first-hand

Check out some of these first-hand testimonials. I have to be as objective as possible. - Bu ilk elden referansların bazılarına kontrol edin. Mümkün olduğunca objektif olmalıyım.

ilk elden
at first hand

I got the information at first hand. - Bilgiyi ilk elden aldım.

The reporter learned about war at first hand. - Muhabir savaş hakkında ilk elden öğrendi.

tez elden
quickness
el
range
el
cheir
el
mitt
el
hand-held
el
paw
el
round
el
hands
elden geçirmek
treat
birinci elden kaynak
firsthand information
el
hand to
El
(Tıp) manus
art elden
underhandedly, slyly
birinci elden
(buying something) new (as opposed to buying something used)
birinci elden
at first hand
cesareti elden bırakmamak
to bear up
ekmek elden su gölden
living a life of ease
el
(çocuk) pud
el
stranger, alien
el
other person
el
one shot
el
people; tribe
el
stranger; people; country
el
country
el
fist
el
hand held
el
flapper
el
hand operated
el
carry on
ihtiyatı elden bırakmak
to throw caution to the wind
ikinci elden
secondhand
ikinci elden
second-hand
ilk elden
first hand

The reporter learned about war at first hand. - Muhabir savaş hakkında ilk elden öğrendi.

I got the information at first hand. - Bilgiyi ilk elden aldım.

ilk elden
firsthand

Tom gave police a firsthand account of what had happened. - Tom polise ne olduğuna dair ilk elden bilgiler verdi.

I experienced it firsthand. - Onu ilk elden yaşadım.

ilk elden
1. (buying something) direct (without using a middleman). 2. (learning something) firsthand. 3. first, at the outset
mekanize çıkarma aracı; malzemenin tedarikten elden çıkışa kadar yönetimi
(Askeri) landing craft, mechanized; life-cycle management
post elden gitmek
1. to be killed, be bumped off. 2. to lose one's position or power
tek elden çıkmış
one handed
tez elden
without delay
üç elden ikisini kazanma
rubber
الإنجليزية - الإنجليزية
to age, grow older
EL
Electroluminescence
El
An ancient Semitic deity corresponding with the Hebrew God
el
The name of the Latin script letter L/l
el
An elevated train, especially for specific systems such as the metro in Chicago
el
(Short for elevated railroad or elevated railway) A railway that is powered by electricity and that runs on a track that is raised above the street level, elevated railway, elevated, elevated railroad
El
An ancient Semitic abbreviation for Elohim or Eloah
el
(n) Short for El Producto cigars "I contact eleven El's and macs in heaven" -- Nas (One time 4 your mind [1994])
el
Energy Limiting; Cooper Power Systems' distribution class, direct-connected arrester for crossarm or polemounting applications
el
the chief god of the Canaanite pantheon; variously known as the father of Baal (NIV Study Bible)
el
angular distance above the horizon (especially of a celestial object)
el
Energy Limiting; arrester for crossarm or polemounting applications
el
Electrical System Inoperable
el
The letter l. An elevated railway. elevation. Chief deity of the western Semites. In ancient texts from Ras Shamra in Syria, El was the husband of the mother goddess Asherah and father of all the gods except Baal. He was often depicted as an old man with a white beard and wings. The writers of the Hebrew scriptures used El as a synonym for Yahweh (the God of Israel) or as a general term for deity. El Aaiún Abd el Krim Amarna Tell el Ben Ali Zine el Abidine El Cid Cordobés El El Alamein Battles of El Dorado El Escorial El Malpais National Monument El Morro National Monument El Niño El Paso El Salvador Republic of El Salvador El Inca El Chaco Greco El Hodna Chott el Lissitzky El El Lisitsky El Hajj Malik El Shabazz Bab el Mandeb Nimeiri Gaafar Mohamed el Rif El Sadat Muhammad Anwar el Ferdinand the Catholic Spanish Fernando el Católico Popular Front for the Liberation of Saguia el Hamra and Río de Oro
el
(31)Powerful Unfolding Spirit expands herself from each point in each moment, like a field of flowers on a summer morning She comes from the inside of each Monad out to its peremeter, through the individual
el
The Semitic word for God, found alone or compounded with other terms as names of God (El Shaddai, El Elyon, etc ); often found as the theophoric element in personal and place names (Elijah, Bethel, etc )
el
elevation
el
G-d, god
el
Must be moved two cells diagonally when played on the board    The EL can jump over an intervening MP/mp to complete their two cell move    It should noticed that the ELs cannot occupy a cell on the top rank of the board due to the size of the 8 x 8 board    The word 'elephant' (EL) is translated from the Sanskrit 'gaja'    Each EL has only eight cells to which they may move on an 8 x 8 board  
el
The letter L
el
An elevated train, especially in Chicago
el
is the name element in GEMIS for electric
el
equivalent lot
el
Executive Level
el
elektroonika
el
an electric elevated railway
el
East Indian (leather)
el
elevated railroad NE - born with the name of WO - woe
el
The, a definite article, in Spanish
el
a, one, some, any
el
Elisp source code file (Emacs lisp)
el
{i} train that runs on elevated tracks
el
The European basic multiplex rate that carries 30 voice channels in a 256-bit frame transmitted at 2 048 Mbps
التركية - التركية
Birinin aracılığıyla
Aracısız olarak
elden düşme
Az kullanılmış ve sahibinin elinden ucuza alınmış (eşya)
elden ele
Bir kişiden ötekine
El
(Osmanlı Dönemi) YED
El
(Osmanlı Dönemi) ÇENG
El
pençe
El
dest
el
Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü: "El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk."- Z. O. Saba
el
Ülke, yurt, il
el
Yabancı
el
Oymak
el
Halk, ahali
el
iskambil oyunlarında oynama sırası
el
Halk
el
Birkaç kişinin kuvvetlerini denemeleri için belirli bir yerden attıkları demirden bir oyun aracı
el
Yabancı, yakınların dışında kalan kimse: "Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır!"- Halk türküsü. Ülke, yurt, il: "Çöller, Yemen ellerinden betermiş."- A. Gündüz
el
Fenike mitolojisinde en büyük tanrı
el
Bazı nesne ve araçların tutmaya yarayan bölümü
el
Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü
el
İskambil oyunlarında kâğıt atma sırası
el
Yönetim, baskı, etki
el
Elle yapılan
el
Kez, defa. İskambil oyunlarında kâğıt atma sırası
el
Oba, aşiret: "Kalktı göç eyledi Afşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir."- Dadaloğlu
el
Oba, aşiret
el
Sahiplik, mülkiyet
el
Yabancı, yakınların dışında kalan kimse
el
Kez, defa
el
Aracı, vasıta
ilk elden
Baştan başlayarak; dolaysız, aracısız
İHTİYAR ELDEN GİTMEK
(Osmanlı Dönemi) Mc: Kendini zaptedememek, hiddet ve gazaba gelmek, irâdeyi kaybetmek
الإنجليزية - التركية

تعريف elden في الإنجليزية التركية القاموس.

el
(Elevated railroad, elevated railway veya bunların kısa ifadesi olan elevated ifadesinin de kısa hâli) ifadesinin kısa söylenişi) Bir yol üzerindeki köprüden geçen (yükseltilmiş) demiryolu
el
(isim) yol üzerindeki köprüden geçen demiryolu
el
{i} yol üzerindeki köprüden geçen demiryolu
elden
المفضلات