تعريف ekmekçi في التركية الإنجليزية القاموس.
- baker
And I've also got to pay the grocer, the greengrocer, the bakery, the dairy and what have you.
- Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
- bakehouse
- baker, bread seller
- baker or seller of bread
- bread bakery, the baker's
- bakery
And I've also got to pay the grocer, the greengrocer, the bakery, the dairy and what have you.
- Bakkal, manav, ekmekçi, sütçü ve başkalarına da ödeme yapmalıyım.
- bread maker
- ekmek
- plant
April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
- Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
First of all, we have to plant all these seeds.
- Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- ekmek
- {i} bread
One who wakes up late, for him, there may not be enough bread.
- Her kim geç kalkarsa, onun için, yeterli ekmek olmayabilir.
This bread is very delicious.
- Bu ekmek çok lezzetli.
- ekmekçi dükkânı
- bakery
- ekmekçi küreği gibi dili var
- (Konuşma Dili) He/She talks endlessly. He's/She's a real magpie
- ekmek
- board
I ordered a new cutting board from a catalog.
- Katalogdan yeni bir ekmek tahtası sipariş ettim.
- ekmek
- stand somebody up
- ekmek
- drop
- ekmek
- spread
I am spreading mustard on a slice of bread.
- Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.
I spread cheese on the slice of bread.
- Ekmek dilimine peynir sürdüm.
- ekmek
- husband
- ekmek
- caudle
- ekmek
- loaf
Mother bought a loaf of bread.
- Anne bir somun ekmek aldı.
I bought a loaf of bread for breakfast.
- Kahvaltı için bir somun ekmek aldım.
- ekmek
- cultivate
- ekmek
- bread and butter
Some bread and butter.
- Biraz ekmek ve tereyağı.
He likes bread and butter.
- O ekmek ve tereyağı seviyor.
- ekmek
- choke off
- ekmek
- sow
- ekmek
- {f} tame
- ekmek
- of bread
- ekmek
- slang to land, give (someone) (a sock, a blow)
- ekmek
- slang to stop having anything to do with (someone)
- ekmek
- to sprinkle (salt, sugar, powder, etc.) on
- ekmek
- sprinkle
- ekmek
- to sow, to plant; to spread, to sprinkle; to give sb the slip, to drop, to ditch; to stand sb up
- ekmek
- slang to stand (someone) up, deliberately to fail to meet (someone)
- ekmek
- slang to lose (something). ekip biçmek to farm. Ekmediğin yerde biter. (Konuşma Dili) He/She keeps turning up everywhere (said of a pestiferous person). ektiğini biçmek to reap what one has sown
- ekmek
- slang to pass, overtake, leave (someone, something) behind, outdistance
- ekmek
- set
- ekmek
- (tohum) broadcast
- ekmek
- slang to blow, waste, throw (money) away
- ekmek
- crop
- ekmek
- slang to get away from (someone) (with a pretense)
- ekmek
- set out
- ekmek
- inseminate
- ekmek
- to sow, plant
- ekmek
- the staff of life
- ekmek
- muffin