eklenme

listen to the pronunciation of eklenme
التركية - الإنجليزية
inclusion
rise
junction
ekle
(Bilgisayar) ins

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations. - Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.

ekle
(Bilgisayar) appendto
ekle
(Bilgisayar) inject
ekle
annex

Any translation is an annexation. - Herhangi bir çeviri bir eklemedir.

ekle
(Bilgisayar) append
ekle
(Bilgisayar) insertion
ekle
(Bilgisayar) include

For some reason, they didn't include my name on the list. - Bir nedenle adımı listeye eklemediler.

Include me in your plans. - Planlarınıza beni ekleyin.

ekle
(Bilgisayar) add to

Is there still something to add to his explanation? - Hala bu açıklamaya eklenecek bir şey var mı?

A good head and a good heart are always a formidable combination. But when you add to that a literate tongue or pen, then you have something very special. - İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

ekle
(Bilgisayar) attach

I attached my CV and my PhD proposals. - CV'mi ve Doktora önerilerimi ekledim.

I have attached instructions on how to use FTP to access our files. - Dosyalarımıza giriş için FTP'nin nasıl kullanılacağına dair bilgileri ekledim.

ekle
(Bilgisayar) append to
eklenmek
accrue
ekle
{f} enclosed

She enclosed a little dark chocolate in her valentine. - O sevgililer gününde biraz koyu çikolata ekledi.

I have enclosed your order form. - Sipariş formunuzu ekledim.

ekle
tot up
ekle
{f} adding

Thanks for adding me on Facebook. - Beni Facebook'ta eklediğin için teşekkür ederim.

Adding comments makes the code easier to read. - Yorum ekleme kod okumayı kolaylaştırır.

ekle
{f} tot
ekle
tack on
ekle
{f} add on

Add one teaspoon of paprika. - Bir çay kaşığı kırmızı biber ekle.

ekle
{f} enclosing
ekle
{f} added

I'll be back in a minute, he added. - Bir dakika içinde döneceğim,diye ekledi.

You can get it at the courthouse, the clerk added. - Onu adliye binasında alabilirsin, katip ekledi.

ekle
add up to
ekle
{f} add

Add a little more pepper. - Biraz daha biber ekle.

You have added a comment, not a translation. To add a translation, click on the «あ→а» icon above the sentence. - Bir yorum eklediniz, çeviri değil. Çeviri eklemek için, cümle üzerindeki «あ→а» simgesine tıklatın.

ekle
{f} affix
eklenmek
supervene
ekle
{f} add#on
ekle
augment
ekle
totup
ekle
affixed
ekle
splice

It's hard to splice the two fragments together. - İki bölümü birlikte eklemek zordur.

Could you splice these two pieces of rope together for me? - Bu iki parça ipi benim için birbirine ekler misin?

ekle
insert
ekle
tot#up
eklenmek
be added
eklenmek
to be pooled; to be joined, be united
eklenmek
(Hukuk) to accrue
eklenmek
to be enlarged; to be lengthened; to be widened
eklenmek
link
eklenmek
to be added (to), be appended (to), be affixed (to), or be tacked (to)
التركية - التركية
Eklenmek işi
EKLE
(Osmanlı Dönemi) Bir kere doyana kadar yemek
eklenmek
Ekle tamamlanmak
eklenmek
Ekleme işi yapılmak: "Yorgun vücuduna bir de bugünün ağırlığı eklenince hâlsizliği büsbütün artmıştı."- H. Taner
eklenmek
Ekleme işi yapılmak
eklenme
المفضلات