O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
Onlar onu kayıp kabul ettiler.
- They gave him up for lost.
Aslında ne kadar para kaybedildi?
- How much money was actually lost?
Seçimin kaybedildiğine inanmadı.
- He did not believe the election was lost.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.