Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
- I am learning a little English.
Biraz daha yavaşça konuşabilir misin?
- Could you please speak a little bit more slowly?
Bir seferde azıcık iş yapacağım.
- We'll do a little at a time.
Kuralları azıcık ihlal etmekten korkma.
- Don't be afraid to break the rules a little.
Tom pastanın bir parçasını aldı.
- Tom got a little pie.
İşte senin için bir parça tavsiye, Tom.
- Here's a little nugget of advice for you, Tom.
Tom hakkında çok az endişeliyim.
- I'm slightly worried about Tom.
Haklı olabilirsin, ama bizim çok az farklı bir görüşümüz var.
- You may be right, but we have a slightly different opinion.
Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
- There was only a little milk left in the bottle.
Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.
- My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.
Bay Bush, Bay Gore'dan biraz daha fazla oy aldı.
- Mr. Bush had slightly more votes than Mr. Gore.
You have only to give him a little help.
- Du musst ihm nur ein wenig helfen.
She speaks a little Arabic.
- Sie spricht ein wenig Arabisch.