التركية - الإنجليزية
تعريف egzotik في التركية الإنجليزية القاموس.
- exotic
Mary was an exotic Middleastern beauty.
-Mary egzotik bir orta doğu güzeliydi.
Linda was a popular exotic dancer in London.
-Linda, Londra'da popüler bir egzotik dansçıydı.
- outlandish
- egzotik olarak
- exotically
- egzotik opsiyonlar
- (Ticaret) exotic options
- egzotik turizm
- (Turizm) exotic tourism
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف egzotik في التركية التركية القاموس.
- Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, yabancıl: "Halit Fahri, ilk egzotik şairimizdi bizim."- Y. Z. Ortaç
- Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, yabancıl
- Yabancı ve uzak ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş
- yabancıl
- egzotik çorba
- Ana malzemesi deniz kırlangıcı, kaplumbağa vb. deniz ürünleri olan bir çorba türü