Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim.
- I'll make an effort to get up early every morning.
Gayretin övgüye şayan.
- Your effort deserves praise.
Çabalar sonuç getirmedi.
- The efforts brought about no effect.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Proje, üç farklı sınıftan öğrencinin ortak çalışmasıydı.
- The project was a joint effort by students from three different classes.
Ortak çalışmaya dayalı bir çabaydı.
- It was a collaborative effort.
O, çaba harcamadan ağaca tırmandı.
- He climbed up the tree without effort.
Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı.
- Tom made no effort to apologize.
Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir.
- Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.
Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.
- Go where you will, you can't hope for success without effort.
Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.
- Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.
Esperanto konuşmak o kadar kolaydır ki bazen gerçek bir çaba gerektirir.
- Speaking Esperanto is so easy that sometimes it requires a real effort.
Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.
- In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.
O çaba kuvvetiyle başardı.
- He succeeded by dint of effort.
Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.
- Success in life calls for constant efforts.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.
- Tom glided across the ice effortlessly.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Çabalar sonuç getirmedi.
- The efforts brought about no effect.
O, sorunu zahmetsizce çözdü.
- He solved the problem effortlessly.
Bu görev zahmetsizce tamamlanabilir.
- This task can be completed effortlessly.
... many good women to be part of that team was because of our recruiting effort. But number ...
... And the second purpose is to support the mitigation effort ...