Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
- Education aims to develop potential abilities.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Birçok kadın yüksek öğretime ve kariyere devam ediyor, bu nedenle evlilik ve doğum gecikiyor.
- Many women pursue higher education and careers, thus delaying marriage and childbirth.
Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.
- We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.
Kalbi eğitmeden zihni eğitmek hiç eğitim görmemektir.
- Educating the mind without educating the heart is no education at all.
O ülke yüksek öğrenim görmüş bir topluma dönüşüyor.
- That country is turning into a society with high education.
Biz konuyu eğitimsel bir bakış açısından tartıştık.
- We discussed the matter from an educational point of view.
Bir eğitimsel psikolog tanıyorum ve ondan nefret ediyorum.
- I know an educational psychologist and I hate her.
A good teacher is essential for a good education.
The educations our children receive depend on their economic status.
... But the president mentioned a couple of other ideas, and I'll just note: first, education. ...
... it comes to education, what I've said is we've got to reform schools that are not working. ...