edel…

listen to the pronunciation of edel…
ألمانية - التركية

تعريف edel… في ألمانية التركية القاموس.

edel
'e: dıl soylu; değerli
edel
soylu, asil, asilzade; safkan; değerli, kıymetli
edel
{'e: dıl} soylu; değerli
الإنجليزية - التركية

تعريف edel… في الإنجليزية التركية القاموس.

precious
{s} pahalı
precious
değer

Hiçbir şey sevgi kadar değerli değildir. - Nothing is as precious as love.

Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Time is more precious than anything else.

precious
nadide
precious
ağır
precious
{s} büyük
precious
kıymetli

Altın demirden daha kıymetlidir. - Gold is more precious than iron.

Babamın o zaman söylediği kıymetli. - My father used to say that time is precious.

high-end
Üst düzey, üst sınıf, kaliteli
precious
{s} aziz
precious
çok

Zaman çok değerli bir şeydir, bu yüzden onu en iyi şekilde kullanmamız gerekir. - Time is a precious thing, so we should make the best use of it.

Çocuklarım benim için çok değerlidir. - My children are very precious to me.

precious
precious metals altın ve gümüş gibi kıymetli madenler
precious
ziyadesiyle
precious
(sıfat) değerli, kıymetli, aziz, pahalı, büyük, aşırı ince, çok, yapmacıklı
precious
can
precious
{s} yapmacıklı
precious
müşkülpesent
precious
{s} k.dili. rezil. z., k.dili. çok, pek: There is precious little time left
precious
{s} aşırı ince
precious
dili çok
ألمانية - الإنجليزية
precious
high-end
edel
classy
edel
precious
edel
magnanimous (formal)
edel
noble-minded
edel
noble

Noble be man, helpful and good. - Edel sei der Mensch, hilfreich und gut.

Helium, neon, argon, krypton, xenon and radon are noble gases. - Helium, Neon, Argon, Krypton, Xenon und Radon sind Edelgase.

edel
generous
edel
sublime
edel
lofty
edel
nobly
edel
distinguished (wine taste)
Lahn (Edel- und Buntmetall)
flattened wire