ease; facility; as, he speaks or acts with freedom

listen to the pronunciation of ease; facility; as, he speaks or acts with freedom
الإنجليزية - التركية

تعريف ease; facility; as, he speaks or acts with freedom في الإنجليزية التركية القاموس.

freedom
{i} bağımsızlık
freedom
{i} özgürlük

Daha sonra, diğer birçok ülkeden olanlar büyük ekonomik imkanlarla ilgili raporlar ve dini ve politik özgürlük tarafından cezbedildikleri için Amerika Birleşik Devletlerine akın ettiler. - Later, those from many other countries flocked to the United States because they were attracted by reports of great economic opportunities and religious and political freedom.

En büyük mutluluk, özgürlükte yatar. - The greatest happiness lies in freedom.

freedom
{i} seçme hakkı
freedom
{i} hürriyet
freedom
{i} irade
freedom
arınma
freedom
erkinlik
freedom
{i} istiklâl
freedom
fahri hemşehrilik veya üyelik sıfatı
freedom
{i} fahri üyelik
freedom
{i} muafiyet
freedom
(Avrupa Birliği) serbestlik, özgürlük
freedom
{i} laubalilik
freedom
{i} özgürlük, hürriyet; serbestlik
freedom
{i} açık sözlülük
freedom
{i} onursal üyelik
freedom
azatllı
الإنجليزية - الإنجليزية
freedom
ease; facility; as, he speaks or acts with freedom
المفضلات