En eski çocukluk anınız nedir?
- What is your earliest childhood memory?
En eski düşüncelerim fonetik hakkındaydı.
- My earliest thoughts were about phonetics.
En erken saat 3 gibi gelebilirim.
- The earliest I can come is around 3.
Ailemde en erken o kalkar.
- She gets up the earliest in my family.
Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
Erken kalkmak istemedim.
- I didn't want to get up early.
Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
- This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
İlkbaharda herkes erken kalkar.
- In spring, everyone wakes up early.
Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.
- In the early days of American history, blacks lived in slavery.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Eski Prusya dilinin canlanması seksenlerin başında başladı.
- The Old Prussian language revival began in the early 80's.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.
- All the early flowers were bitten by the frost.
Tom ertesi gün erken bir başlangıç yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.
- Tom went to bed early because he had an early start the next day.
Biz erken bir başlangıç yaptık.
- We got an early start.
Acele etmene gerek yoktu. Zaten buraya çok erken vardın.
- You didn't need to hurry. You got here too early anyway.
Acele etmene gerek yoktu; çok erken vardın.
- You needn't have hurried; you've arrived too early.
Tom dün sabah erkenden Mary'yi görmeye gitti.
- Tom went to see Mary early yesterday morning.
Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.
- My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day.
Onlar yatmadan önce çocukları görmek için eve erken geldi.
- He came home early in order to see the children before they went to bed.
Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
- In the first place it's necessary for you to get up early.
Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.
- Tom will try to finish the work as early as possible.
We finished the project an hour sooner than scheduled, so we left early.
The early guests sipped their punch and avoided each other's eyes.
His mother suffered an early death.
On my first day on the watch after leaving the shoplifting squad I paraded on earlies but had completely forgotten to take my ear ring off.
... or having access to the earliest computers and stuff like that. ...