earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page

listen to the pronunciation of earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page
الإنجليزية - التركية

تعريف earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page في الإنجليزية التركية القاموس.

above
yukarıda

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor. - They live on the floor above.

Yukarıda verilen örneğe bak. - See the example given above.

above
{s} yukarıdaki

Affedersiniz; yukarıdaki makalede üç hata göstermeme izin verin. - Excuse me; allow me to point out three errors in the above article.

Lütfen yukarıdaki yorumlarımı önemseme. - Please ignore my comments above.

above
-e hakim olan
above
önceden anılan
above
tepede
above
-den çok
above
-den üstün
above
anılan
above
altındaki

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür. - The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.

above
üstteki
above
cennette
above
fazla

Bu kitabı her şeyden fazla seviyorum. - I love this book above all.

Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır. - Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.

above
daha çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
yukarı

O kesinlikle kırkın yukarısındadır. - She is certainly above forty.

İnsanlar kendi aralarında mücadele ederken melekler yukarıdan izlerler. - Angels watch from above as men fight amongst themselves.

above
önce

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler. - Television shows violence, which influences, above all, younger people.

Her şeyden önce sağlıklı olmak istiyorum. - Above all, I want to be healthy.

above
üzerindeki

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam. - I cannot afford a camera above 300 dollars.

Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma. - Do not expose to temperatures above fifty centigrade.

above
the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
yukarıda olan
above
(isim) yukarıda olan şey
above
gökteki
الإنجليزية - الإنجليزية
above
earlier in order; higher in the same page; hence, in a foregoing page

    الواصلة

    ear·li·er in order; higher in the same page; hence, in a fore·go·ing Page

    النطق

المفضلات