O her sabah koşmaya gider.
- He goes running every morning.
Her gün İngilizce çalışıyor musun?
- Do you study English every day?
O her birkaç günde buraya gelir.
- He comes here every few days.
Tom her birkaç günde bir buraya gelir.
- Tom comes here every few days.
Ben günaşırı onu ziyaret ederim.
- I visit him every other day.
Doktor günaşırı onu ziyaret eder.
- The doctor visits her every other day.
Bugün bütün sınıf burada.
- Everyone in the class is here today.
Bütün ülkeler, tüm sınırları içindeki insan grupların ecdat yadigar eserlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu var.
- All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.
- He had every reason for doing so.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.