Ne alışveriş etmek ne de anneme hoşça kal demek için zamanım vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Her sabah alışverişe çıkarım.
- I go shopping every morning.
Orada alışveriş yaparak para tasarruf ettin mi?
- Did you save money by shopping there?
Tom günü gezi için alışveriş yaparak geçirdi.
- Tom spent the day shopping for the trip.
Ben ikinci el kitapçılarda ve ikinci el giyim dükkanlarında alışveriş yapmayı severim.
- I like shopping in used-book stores and in used-clothing shops.
Dün alışveriş yapmaya gitmedi, değil mi?
- She didn't go shopping yesterday, did she?
Nerede biraz alışveriş yapabilirim?
- Where can I do some shopping?
Ne alışveriş yapacak ne de anneme hoşça kal diyecek vaktim vardı.
- I had neither the time to go shopping, nor to say goodbye to my mother.
Tom neredeyse alışveriş listesindeki her şeyi alabildi.
- Tom was able to buy almost everything on his shopping list.
Alışveriş listesinde tüm ürünleri kontrol ettiniz mi?
- Did you check all the items on the shopping list?
Kasabanın kenarında yeni bir alışveriş merkezi açıldı.
- A new shopping mall opened on the edge of town.
En yakın alışveriş merkezi nerede?
- Where's the nearest shopping mall?
Piyangoyu kazanınca alışveriş çılgınlığına daldı.
- Having won the lottery, she went on a shopping spree.
Mary servete konduktan sonra bir alışveriş çılgınlığına devam etti.
- Mary went on a shopping spree after coming into some money.
comparison-shopping job.
I carried three heavy bags of shopping up the stairs.
On Saturdays we usually do the shopping.
shopping-cart rattle.
... Remember, I'm not shopping for myself here. ...
... innocent Americans in our movie theaters and our shopping malls ...