I'm glad to hear that she is unmarried.
- Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
It makes my head swim to hear you say that.
- Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor.
I get tired of hearing Tom talking about Mary.
- Tom'un Mary hakkında konuşmasını duymaktan bıktım.
I'm getting tired of hearing you say that.
- Bunu söylediğini duymaktan bıkıyorum.
It was a shock to hear about Tom's divorce.
- Tom'un boşanması hakkında duymak bir şoktu.
He wanted to hear about the news.
- Haberi duymak istedi.
We were delighted to hear of his success.
- Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
I can't abide hearing you cry so bitterly.
- Acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.
I am tired of hearing that.
- Onu duymaktan usandım.
Tom heard this and got angry.
- Tom bunu duydu ve kızdı.
We heard somebody shout.
- Birinin bağırdığını duyduk.
She is proud of her students.
- O, öğrencileriyle gurur duymaktadır.
Keiko is proud of her family.
- Keiko ailesiyle gurur duymaktadır.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
We'd all be interested in your point of view.
- Bakış açına hepimiz ilgi duyardık.
Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?
- Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
- Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
It is important, in any age, to adore God and to respect one's parents.
- Herhangi bir yaşta Allah'a tapmak ve ebeveynlere saygı duymak daha önemlidir.