The divorce left the man with emotional wounds.
- Boşanma adamda duygusal yaralar bıraktı.
Cats show emotional habits parallel to those of their owners.
- Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.
Tom couldn't help but feel sentimental.
- Tom duygusal hissetmekten kendini alamadı.
Don't be so sentimental.
- Bu kadar duygusal olmayın.
Raccoons have become sentient.
- Rakunlar duygusal hale geldi.
How do I know that anyone else is a sentient being?
- Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?
The refugees suffered physically and emotionally.
- Mülteciler fiziksel ve duygusal olarak acı çekti.
I don't know how to talk to emotionally distraught people.
- Duygusal yönden perişan insanlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum.