I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
- Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
Why are they stalling?
- Onlar neden duruyorlar?
A stalled car impedes traffic in the left lane.
- Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
- They went skiing during their date.