We still maintain our stance.
- Duruşumuzu hâlâ sürdürüyoruz.
He had a strong stance on the subject.
- Konuyla ilgili güçlü bir duruşu vardı.
When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
- Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
Poor posture can cause many problems.
- Kötü duruş, birçok sorunlara neden olabilir.
Tom took a courageous stand.
- Tom cesur bir duruş aldı.
Let me make my stand clearer.
- Duruşumu netleştireyim.
Tom has a lot of poise.
- Tom'un bir sürü duruşu var.
What's your favorite yoga pose?
- Gözde yoga duruşun nedir?
When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
- Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
Tom made an emergency stop on the road.
- Tom yolda acil durum duruşu yaptı.
A trial date was set.
- Duruşma tarihi belirlendi.
Layla was waiting for trial.
- Leyla duruşmayı bekliyordu.
Sami wasn't seen again until Layla's trial.
- Sami, Leyla'nın duruşmasına kadar bir daha görünmedi.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
It rained for several days on end.
- Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.
He stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdu.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum.
- I'd like to go to Takayama during festival time.