You shouldn't drink stagnant water.
- Durgun su içmemelisin.
The housing market is stagnant.
- Konut piyasası durgun.
Still waters run deep.
- Durgun sular derin akar.
Beware of a silent dog and still water.
- Sessiz bir köpekten ve durgun bir sudan sakının.
My business is at a standstill because of the recession.
- Benim iş durgunluktan dolayı işlemez halde.
He is a sluggish student.
- O durgun bir öğrenci.
Jane spent a very flat weekend.
- Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.
The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
- Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
The stock market is severely depressed.
- Borsa ciddi biçimde durgun.