Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
The balance at the bank stands at two million yen.
- Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
Halt! Stay right where you are or I'll shoot!
- Dur! Olduğun yerde kal, yoksa vururum!
The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
- Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
Why are they stalling?
- Onlar neden duruyorlar?
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.