durdur

listen to the pronunciation of durdur
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) stop recording
(Bilgisayar) stop

I tried to stop him, but he left me behind. - Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.

At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack. - Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.

(Bilgisayar) end

To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure. - Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.

Who ended up paying the bill? - Kim faturayı ödemeyi durdurdu?

chuck it!
abort

Tom was in favor of aborting the mission. - Tom görevin durdurulmasından yanaydı.

{f} intercepting
pull up
cease

Poland ceased to exist as a nation for 120 years. - Polonya 120 yıl boyunca bir ulus olarak var olmayı durdurdu.

We decided to cease financial support. - Finansal desteği durdurmaya karar verdik.

{f} halting
{f} halt

They were unanimous that the war should be brought to a halt. - Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

All traffic was halted to let the presidential motorcade pass. - Tüm trafik, başkanlık konvoyunun geçmesine izin vermek için durduruldu.

do away with
untrigger
call off
throw up
discontinue

This product was discontinued due to low sales. - Bu ürün satışlarının düşük olması nedeniyle durduruldu.

It's important not to change or discontinue medication without seeking medical advice. - Tıbbi yardım almadan ilacı değiştirmemek ya da durdurmamak önemlidir.

intercept

Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants - Türk savaş gemileri yasadışı göçmenleri taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.

thrown up
waylay
waylaid
staunch
chuck it
thrownup
stanch
pullup
throwup
durdur biti
(Bilgisayar) stop bit
durdurmak durdur
(Bilgisayar) stop
durdur ve görüntüle
(Bilgisayar) stop and view
durdur ve göster
(Bilgisayar) stop and view
durdur ışığı
(Bilgisayar) stop led
durdur ışığı
(Bilgisayar) pause led
durdur/yenile
(Bilgisayar) stop/refresh
durdur/çıkart
(Bilgisayar) stop/eject
dur
{f} stand

The balance at the bank stands at two million yen. - Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.

Somebody is standing in front of his room. - Biri odasının önünde duruyor.

dur
(Bilgisayar) end

Let's wait for the rain to end! - Yağmurun durmasını bekleyelim!

It rained for several days on end. - Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.

hizmeti durdur
(Bilgisayar) stop service
dur
conk out
dur
{f} standing

Someone is standing behind the wall. - Birisi duvarın arkasında duruyor.

Someone is standing at the gate. - Birisi kapıda duruyor.

denetimi durdur
(Bilgisayar) stop control
dur
hold on
dur
stop

My house is close to a bus stop. - Evim otobüs durağına yakın.

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

dur
halt

The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt. - Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.

They were unanimous that the war should be brought to a halt. - Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

dur
hist
dur
hold it
dur
nix
dur
hold

I wonder how Tom is holding up. - Acaba Tom'un durumu nasıl?

The rule holds good in this case. - Kural bu durumda geçerlidir.

dur
whoa
dur
stall

Why are they stalling? - Onlar neden duruyorlar?

He stalled the engine three times. - Üç kez motoru durdurdu.

hizmetleri durdur
(Bilgisayar) stop services
önizleme/durdur
(Bilgisayar) preview/stop
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف durdur في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

DUR
Durango, a state of Mexico
dur
Duration How long the spell lasts, usually expressed in turns (T)
dur
Drug utilization review (DUR) is a process which evaluates particular drugs for use by a specific member This process is conducted using specific edits-designed by the health plan and our Pharmacy and Therapeutics (P&T) committee-which are programmed into RxWEST claims processing computer Examples of DUR edits include: pregnancy, therapeutic duplication, and age precautions, dose range, drug interaction precautions, and gender compliance
dur
Drug utilization review
dur
Major; in the major mode; as, C dur, that is, C major
dur
Said of a wine which is too acidic
dur
a kingdom on the Va'andao sea, capital Baianch
dur
Drug Use/Utilization Reviews
dur
Durham 1: 43 hm Canada
dur
see- DRUG UTILIZATION REVIEW
الفرنسية - التركية

تعريف durdur في الفرنسية التركية القاموس.

dur
sert penis
dur
güç, katı, sert
dur
katı, sert; güç, ağır; dayanıklı; merhametsiz, duygusuz
ألمانية - التركية

تعريف durdur في ألمانية التركية القاموس.

Dur
majör
Dur
anadal
Dur
[das] majör
الكردية - التركية

تعريف durdur في الكردية التركية القاموس.

dûr
uzak
الإنجليزية - التركية

تعريف durdur في الإنجليزية التركية القاموس.

dur
(Bilgisayar) süre

Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik. - He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.

Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum. - I'd like to go to Takayama during festival time.

durdur
المفضلات