durdur

listen to the pronunciation of durdur
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) stop recording
(Bilgisayar) stop

We thought it impossible to stop him. - Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

(Bilgisayar) end

Who ended up paying the bill? - Kim faturayı ödemeyi durdurdu?

To be loved is to be consumed. To love is to give light with inexhaustible oil. To be loved is to stop existing, to love is to endure. - Sevilmek, tüketilmektir. Sevmek tükenmez yağ ile ışık vermektir. Sevilmek, varlığı durdurmak, sevmek katlanmaktır.

chuck it!
abort

Tom was in favor of aborting the mission. - Tom görevin durdurulmasından yanaydı.

{f} intercepting
pull up
cease

Scientists long ago ceased to believe that the atom is the smallest unit of matter. - Bilim adamları uzun zaman önce atomun maddenin en küçük parçası olduğuna inanmayı durdurdu.

Poland ceased to exist as a nation for 120 years. - Polonya 120 yıl boyunca bir ulus olarak var olmayı durdurdu.

{f} halting
{f} halt

All traffic was halted to let the presidential motorcade pass. - Tüm trafik, başkanlık konvoyunun geçmesine izin vermek için durduruldu.

They were unanimous that the war should be brought to a halt. - Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

do away with
untrigger
call off
throw up
discontinue

It's important not to change or discontinue medication without seeking medical advice. - Tıbbi yardım almadan ilacı değiştirmemek ya da durdurmamak önemlidir.

This product was discontinued due to low sales. - Bu ürün satışlarının düşük olması nedeniyle durduruldu.

intercept

Turkish warships intercepted a Greek boat which was suspected to carry illegal immigrants - Türk savaş gemileri yasadışı göçmenleri taşıdığından şüphelenilen bir Yunan teknesini durdurdu.

thrown up
waylay
waylaid
staunch
chuck it
thrownup
stanch
pullup
throwup
durdur biti
(Bilgisayar) stop bit
durdurmak durdur
(Bilgisayar) stop
durdur ve görüntüle
(Bilgisayar) stop and view
durdur ve göster
(Bilgisayar) stop and view
durdur ışığı
(Bilgisayar) stop led
durdur ışığı
(Bilgisayar) pause led
durdur/yenile
(Bilgisayar) stop/refresh
durdur/çıkart
(Bilgisayar) stop/eject
dur
{f} stand

The balance at the bank stands at two million yen. - Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.

He always stands off when people are enthusiastic. - İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.

dur
(Bilgisayar) end

It rained for several days on end. - Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.

I stood at the end of the line. - Sıranın sonunda durdum.

hizmeti durdur
(Bilgisayar) stop service
dur
conk out
dur
{f} standing

Somebody is standing in front of his room. - Biri odasının önünde duruyor.

Someone is standing behind the wall. - Birisi duvarın arkasında duruyor.

denetimi durdur
(Bilgisayar) stop control
dur
hold on
dur
stop

I'm getting off the train at the next stop. - Sonraki durakta trenden ineceğim.

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

dur
halt

It was because of the storm that the trains were halted. - Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.

They were unanimous that the war should be brought to a halt. - Onlar savaşın durdurulması gerektiği konusunda aynı fikirdeydiler.

dur
hist
dur
hold it
dur
nix
dur
hold

When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line. - Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.

Hold up, what do you think you're doing? - Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?

dur
whoa
dur
stall

A stalled car impedes traffic in the left lane. - Durmuş bir araba sol şeritte trafiği engelliyor.

He stalled the engine three times. - Üç kez motoru durdurdu.

hizmetleri durdur
(Bilgisayar) stop services
önizleme/durdur
(Bilgisayar) preview/stop
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف durdur في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

DUR
Durango, a state of Mexico
dur
Duration How long the spell lasts, usually expressed in turns (T)
dur
Drug utilization review (DUR) is a process which evaluates particular drugs for use by a specific member This process is conducted using specific edits-designed by the health plan and our Pharmacy and Therapeutics (P&T) committee-which are programmed into RxWEST claims processing computer Examples of DUR edits include: pregnancy, therapeutic duplication, and age precautions, dose range, drug interaction precautions, and gender compliance
dur
Drug utilization review
dur
Major; in the major mode; as, C dur, that is, C major
dur
Said of a wine which is too acidic
dur
a kingdom on the Va'andao sea, capital Baianch
dur
Drug Use/Utilization Reviews
dur
Durham 1: 43 hm Canada
dur
see- DRUG UTILIZATION REVIEW
الفرنسية - التركية

تعريف durdur في الفرنسية التركية القاموس.

dur
sert penis
dur
güç, katı, sert
dur
katı, sert; güç, ağır; dayanıklı; merhametsiz, duygusuz
ألمانية - التركية

تعريف durdur في ألمانية التركية القاموس.

Dur
majör
Dur
anadal
Dur
[das] majör
الكردية - التركية

تعريف durdur في الكردية التركية القاموس.

dûr
uzak
الإنجليزية - التركية

تعريف durdur في الإنجليزية التركية القاموس.

dur
(Bilgisayar) süre

Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik. - He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.

Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler. - They went skiing during their date.

durdur
المفضلات