The lady standing by the gate is a famous singer.
- Kapının yanında duran bayan ünlü bir şarkıcıdır.
The only people standing in front of the building are policemen.
- Sadece binanın önünde duran insanlar polis.
I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Once the complaining starts, it never ends.
- Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
A car stopped at the entrance.
- Girişte bir araba durdu.
The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt.
- Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
You've stalled the engine.
- Sen motoru durdurdun.
Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Prices have risen steadily during the past decade.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.