due to the fact that

listen to the pronunciation of due to the fact that
الإنجليزية - التركية
den dolayı
-den dolayı
because
dolayı

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor. - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

O, kötü bir ruh hali içerisinde olması dolayısıyla seninle konuşmayı reddedebilir. - She may well refuse to speak to you because she's in a very bad mood.

because
çünkü

Chris'i sevmiyorum çünkü o çok kaba ve duyarsız. - I dislike Chris because he is very rude and insensitive.

Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi. - I decided to be happy because it's good for my health.

because
-dığı için
because
conj. çünkü
because
(bağlaç) çünkü, yüzünden, dolayı, diği için
because
bağ. -diği için, nedeniyle; çünkü
because
diği için
because
yüzünden

Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti. - The coach called off the game because many of the players were down with the flu.

Öğrenciler televizyon ve çizgi roman yüzünden, çok kitap okumazlar. - Students don't read many books because of TV and comics.

because
-den dolayı
because
-diği için
because
(Havacılık) den dolayı
because
dığı için
due to fact that
Aslında nedeniyle bu
because
because of dolayı
الإنجليزية - الإنجليزية
because
due to the fact that

    التركية النطق

    dyu tı dhi fäkt dhıt

    النطق

    /ˈdyo͞o tə ᴛʜē ˈfakt ᴛʜət/ /ˈdjuː tə ðiː ˈfækt ðət/

    علم أصول الكلمات

    [ 'dü, 'dyü ] (adjective.) 14th century. Middle English, from Middle French deu, past participle of devoir to owe, from Latin debEre; more at DEBT.
المفضلات