Tom şüpheli bir üne sahip.
- Tom has a dubious reputation.
O bize şüpheli bir cevap verdi.
- She gave us a dubious answer.
Onun geçip geçmeyeceği şüphelidir.
- It is doubtful whether he will pass.
Onun gelip gelmeyeceği konusunda şüpheliyim.
- I am doubtful whether he will come.
Hâlâ kuşkulu görünüyorsun.
- You still look doubtful.
Maçın sonucu kuşkulu.
- The result of the game is doubtful.
Maçın sonucu kuşkulu.
- The result of the game is doubtful.
Oyunun sonucu şüpheli.
- The result of the game is doubtful.
A minor league baseball player would hold the dubious honor of 'Most Home runs.'. An ironic honor, so to speak.