Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.
- The elderly man takes strong drugs for his heart.
Devlet ilaç politikalarında reform yapacak.
- The state is going to reform its drug policies.
En yakın eczane nerede?
- Where's the nearest drug store?
Eczane yolun sonunda.
- The drugstore is at the end of this road.
Tom uyuşturucu kullanmaz.
- Tom doesn't do drugs.
Ben, yakalanmadan önce Tom'un yıllardır Amerika'ya uyuşturucu ticareti yaptığını duydum.
- I heard that Tom had been smuggling drugs into America for years before he got caught.
Adam uyuşturucu bulundurmaktan hapiste 3 yıl geçirdi.
- Adam spent 3 years in jail for drug possession.
Leyla bir uyuşturucu nedeniyle hapisteydi.
- Layla was in prison for a drug crime.
Gemi özenle arandı ama hiçbir uyuşturucu maddesi bulunmadı.
- The ship was searched thoroughly, but no illegal drugs were found.
Kazananlar uyuşturucu madde kullanmaz.
- Winners don't use drugs.
Fadıl, Leyla'yı uyuşturmak için güçlü bir sakinleştirici kullandı.
- Fadil used a powerful sedative to drug Layla.
You look like someone drug you behind a horse for half a mile.
We were somewhere around Barstow on the edge of the desert when the drugs began to take hold.
She suddenly felt strange, and only then realized she'd been drugged.
The revenues from both brand-name drugs and generic drugs have increased.