Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The sound of an awful scream made him shudder.
Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.
- I smell something awful.
Ona böyle korkunç şeyler söyledim. Ben çok kötü hissediyorum.
- I said such horrible things to him. I feel so awful.
Çok kötü görünüyorsun. Ne oldu?
- You look awful. What happened?
Bu korkunç köpeği nereden buldun?
- Where did you find this awful dog?
Niçin o kadar korkunçsun?
- Why are you so awful?
Bu, iki kişi için oldukça çok şey gibi görünüyor.
- That looks like an awful lot for two people.
Ben geç kaldığım için çok üzgünüm.
- I'm awfully sorry that I was late.
Ne müthiş bir dünyada yaşıyoruz!
- What an awful world we live in!
Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.
- A certain someone is being awfully fragile today.