dozing

listen to the pronunciation of dozing
الإنجليزية - التركية
pinekleme
dozerle çalışma
dozerle kazıma
(İnşaat) dozerleme
ımızganma
doze
uyuklama

Tom tekrar uyuklamaya başladı. - Tom began to doze off again.

Uyuklamamaya çalışacağım. - I'll try not to doze off.

doze
hafif uyku
doze
ımızganmak
doze
uyuşukluk
doze
kestirme
doze
şekerleme
doze
şekerleme yapmak
doze
uyuklamak
doze
{f} uyukla

Tom Fransızca dersinde uyukladı. - Tom dozed off in French class.

Tom toplantı sırasında uyukladı. - Tom dozed off during the meeting.

doze
kestirmek
doze
{f} kestirmek (Argo)
doze
doze şekerleme yap
doze
hafif uyku tavşan uykusu
doze
{f} pineklemek (Argo)
doze
doze off uyuklamak
doze
uykuya dalmak
doze
pineklemek
التركية - التركية

تعريف dozing في التركية التركية القاموس.

DOZ
(Osmanlı Dönemi) Tıb: Bir hastaya bir defada veya bir günde verilecek ilâç miktarı
DOZ
(Osmanlı Dönemi) Ölçü, miktar
DOZ
(Osmanlı Dönemi) Kim: Bir maddenin bir karışıma girmesi gereken muayyen miktarı
doz
Bir maddenin bir birleşiğe, bir karışıma giren veya girmesi gereken belli miktarı, düze
doz
Bir ilacın bir kez de ya da bir günde alınması gereken miktarı
doz
Bir ilâcın bir defada veya bir günde alınması gereken miktarı
doz
Genellikle bir davranışta, bir konuşmada vb.nde yeterli görülen ölçü
الإنجليزية - الإنجليزية
present participle of doze
dozing off
falling into a light sleep
doze
{n} a slumber
doze
{v} to slumber, stupify, dull
doz
dozen. the written abbreviation of dozen
doze
To slumber; to sleep lightly; to be in a dull or stupefied condition, as if half asleep; to be drowsy
doze
a light fitful sleep
doze
a light, short sleep or nap
doze
When you doze, you sleep lightly or for a short period, especially during the daytime. For a while she dozed fitfully. = nap. To use a bulldozer; bulldoze. to sleep lightly for a short time (From a language; related to dúsa )
doze
to sleep lightly or briefly; to nap
doze
sleep lightly or for a short period of time
doze
{f} sleep lightly, nap
doze
A light sleep; a drowse
doze
{i} light sleep, nap, snooze
doze
To make dull; to stupefy
doze
To pass or spend in drowsiness; as, to doze away one's time
التركية - الإنجليزية

تعريف dozing في التركية الإنجليزية القاموس.

doz
{i} dose

The patient received two doses of medicine. - Hasta iki doz ilaç aldı.

I knew I should've given you a stronger dose. - Sana daha güçlü bir doz vermem gerektiğini biliyordum.

doz
percentage
doz
chem. proportion, amount
doz
med. dose
doz
(Konuşma Dili) dose, amount (of a certain behavior, talk, etc.)
doz
dosage

If the medicine isn't working, maybe we should up the dosage. - İlaç işe yaramıyorsa belki dozajı yükseltmeliyiz.

What is the maximum dosage for an adult? - Bir erişkin için maksimum dozu nedir?

doz
charge
dozing
المفضلات