Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

dostu

listen to the pronunciation of dostu
التركية - الإنجليزية
phile
phil
friendly

They claim that all their products are friendly to the environment. - Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.

This car is less fuel-hungry and more environmentally friendly. - Bu araba az yakıt tüketir ve daha çevre dostudur.

dost
friend

True friendship is priceless. - Gerçek dostluk paha biçilmezdir.

True friendship is priceless. - Gerçek dostluğun bedeli yoktur.

dostu düşmanı
friend and foe
dostu olmak
be friends with
dostu olmak
(Konuşma Dili) bit on the side
dostu olmayan
friendless
doğa dostu tarımsal kimyasallar
(Hukuk) environment friendly agricultural chemicals
çevre dostu
environmentally friendly

They claim that all their products are environmentally friendly. - Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.

This machine is environmentally friendly. - Bu makine çevre dostudur.

dost
comrade

You will never get far without the co-operation, confidence and comradeship of other men and women. - Diğer erkeklerin ve kadınların iş birliği, güveni ve dostluğu olmadan, asla ileri gidemezsin.

dost
{s} forthcoming
dost
ally

Mary wants an ally to help her succeed. - Mary başarılı olmasına yardım etmek için bir dost istiyor.

Tom is my ally at the company. - Tom şirkette benim dostumdur.

dost
chum
dost
amigo
dost
mistress
ozon dostu
ozone-friendly
dost
brother
dost
fellow

Sami hanged out with his fellow fire fighters. - Sami dostu olan itfaiyecilerle takılıyordu.

dost
company

Tom is my ally at the company. - Tom şirkette benim dostumdur.

dost
friendly

We had a friendly talk with the gentleman. - Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.

A horse is a friendly animal. - Bir at dost bir hayvandır.

dost
paramour
dost
mate

You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing. - Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.

Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate. - Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.

dost
pard
dost
steady
dost
friendly to
iyi gün dostu
Fair friend
kullanıcı dostu
(Bilgisayar) User friendly

The software is user friendly, so everyone can work with it easily.

çevre dostu
(Çevre) Environment friendly
aile dostu
family friend
baba dostu
an old friend of one's father
can dostu
dear friend
dost
connexion
dost
lover; mistress
dost
friend, fellow, pal; lover, mistress, steady; friendly
dost
lover

The French are better lovers than the Germans. - Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar.

dost
associate
dost
pal

Hey, pal, are you thinking what I think you think I'm thinking, or are you thinking what you thought I've been thinking? Wait, who are you anyway? - Hey, dostum, sen ne düşündüğümü düşündüğünü düşündüğümü düşünüyor musun yoksa ne düşündüğümü düşündüğünü mü düşünüyorsun? Bekle, her neyse sen kimsin?

They were talking together like old pals. - Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.

dost
friend; comrade, confidant, intimate
dost
connection
dost
bean
dost
crony
dost
bedfellow
iyi gün dostu
fair-weather friend
kara gün dostu
true friend, friend who sticks by you when you're in trouble
kara gün dostu
a friend in need, true friend
pek çok dostu var
she has lots of friends
rus dostu
Russophil
türk dostu
Turcophile
türk dostu
Turcophil
yunan dostu
philhellene
الإنجليزية - الإنجليزية
التركية - التركية

تعريف dostu في التركية التركية القاموس.

dost
Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş
iyi gün dostu
Dostlarının sıkıntılı zamanlarında onlardan kaçan kimse
kara gün dostu
Sıkıntılı günlerde de dostluğunu sürdüren ve yardımcı olan kimse
DOST
(Osmanlı Dönemi) Erkek veya kadın sevgili, mâşuk, mahbub, mâşuka, mahbube
DOST
(Osmanlı Dönemi) Hakiki dost ve âşıkların ve âriflerin âşık oldukları Allah
DOST
(Osmanlı Dönemi) (C.: Dostân) f. Sevilen insan, muhib, yâr
Dost
(Osmanlı Dönemi) SECİR
Dost
(Osmanlı Dönemi) HILM
Dost
(Osmanlı Dönemi) AZÎZ
aile dostu
Ailece tanışılan ve evlerine gidilip gelinen ahbap, yakın
can dostu
Pek içten dost, can arkadaşı
dost
Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı
dost
Bazı hayvanların sahibine gösterdiği sevgi için kullanılır
dost
Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse: "Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı."- H. R. Gürpınar
dost
Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı: "Dostlar beni hatırlasın."- Âşık Veysel. İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan: "Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar."- T. Buğra
dost
İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
dost
Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse
dost
Bir şeye düşkün olan, aşırı ilgi duyan kimse
dost
Sahibine sevgi gösteren hayvan
dost
(Osmanlı Dönemi) halil
الإنجليزية - التركية

تعريف dostu في الإنجليزية التركية القاموس.

iyi gün dostu
Fair-weather friend
dostu
المفضلات