Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
There is frost on the grass.
- Çİmin üzerinde don var.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen balığı ve eti dondurun.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen, balık ve eti dondurunuz.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.
I hung the laundry out to dry last night and by morning it had frozen hard as a rock.
- Dün gece kurutmak için çamaşırı dışarı astım ve sabaha kadar kaya gibi donmuştu.
The milk froze and became solid.
- Süt dondu ve katılaştı.
I was frozen to the bone.
- İliklerime kadar dondum.
Tom has never bought frozen apples.
- Tom asla dondurulmuş elma almadı.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
The match had to be called off because of the freezing weather.
- Dondurucu hava nedeniyle maç iptal edilmek zorunda kaldı.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.
Don't keep me on tenterhooks!
- Don't keep me in suspense!
Şimdi eksantrik olun. Mor giymek için yaşlılığı beklemeyin.
- Be eccentric now. Don't wait for old age to wear purple.
Bu aptal elbiseyi giymek istemiyorum!
- I don't want to wear this stupid dress!
Uzman olması gereken biri için çok şey biliyor gibi görünmüyorsun.
- For someone who's supposed to be an expert, you don't seem to know much.
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
- Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Parkta beyzbol oynama.
- Don't play baseball in the park.
Beyzbol sevmez misin?
- Don't you like baseball?
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
- Why don't you try to behave like a gentleman?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Ben vekil öğretmeni sevmiyorum.
- I don't like the substitute teacher.
Öğretmenine soru sormaya çekinme.
- Don't hesitate to ask your teacher a question.