There is frost on the grass.
- Çİmin üzerinde don var.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
It may freeze next week.
- Gelecek hafta dondurabilir.
Please freeze the fish and meat.
- Lütfen balığı ve eti dondurun.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
Tom has never bought frozen apples.
- Tom asla dondurulmuş elma almadı.
Tom has never bought frozen apples.
- Tom asla dondurulmuş elma almadı.
We were nearly frozen to death.
- Neredeyse donarak ölüyorduk.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
We came dangerously close to freezing to death.
- Neredeyse donarak ölecektik.
It should be freezed!
- Dondurulması gerekir.
Don't keep me on tenterhooks!
- Don't keep me in suspense!
Anne! Bunu giymek istemiyorum.
- Mom, I don't want to wear this.
Ayakkabıyı çorap olmadan giymek hoşuma gidiyor.
- I don't like to wear shoes without socks.
Bu kadar endişelenme! Benim gibi çok saygın bir uzman için bu iş çocuk oyuncağı!
- Don't worry so much! For quite an esteemed expert such as myself, it's peasy lemon squeezy!
Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?
- Why don't we let Tom handle this matter? After all, he's the expert, right?
Burada beyzbol oynama.
- Don't play baseball here.
Parkta beyzbol oynama.
- Don't play baseball in the park.
Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun?
- Why don't you try to behave like a gentleman?
Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun?
- Why don't you give your seat to that old gentleman?
Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.
- It's very unlikely that the teacher will believe Tom's excuse for not having his homework done on time.
Öğretmenine soru sormaya çekinme.
- Don't hesitate to ask your teacher a question.