donanmak

listen to the pronunciation of donanmak
التركية - الإنجليزية
to spruce oneself up, to do oneself up; to be decorated; to be equipped
equipped
spruce oneself up
get up to date (with)
donanma
{i} fleet
donan
condensing
donan
froze
donanma
navy

The navy was ordered to go to sea. - Donanmanın denize gitmesi emredildi.

Kennedy was a Navy hero in World War Two. - Kennedy, İkinci Dünya Savaşında bir Donanma kahramanı idi.

donanma
fleet, naval force, navy
donanma
being dressed up
donanma
maritime power
donanma
fleet, navy, armada; illuminations
donanma
fireworks; flags and bunting
donanma
armada
التركية - التركية
Giyinip kuşanmak, süslenmek: "Aç doymam, çıplak donanmam der."- Atasözü
Işıklı duruma gelmek, ışıklarla bezenmek: "Bu gördüğünüz yol şenlik gecesi gibi ardı arası kesilmez sıra sıra otomobillerin fenerleriyle donanırdı."- R. N. Güntekin
Giyinip kuşanmak, süslenmek
Yayılıp kaplanmak
Gerekli nesneler bir araya getirilip süslenmek, gösterişli duruma getirilmek: "Kırk türlü kuru yemişle donanmış masanın ortasına dikilmiş bir ince, ufak mum vardı."- A. Gündüz
Işıklı duruma gelmek, ışıklarla bezenmek
Gerekli nesneler bir araya getirilip süslenmek, gösterişli duruma getirilmek
Donanma
(Hukuk) ARMADA
donanma
Donanmak işi
donanma
Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanıp fişek yakarak yapılan şenlik, donanma gecesi: "Onun bu donanma gecesine katılışının bir tek sebebi var."- Y. Z. Ortaç
donanma
Bir devletin deniz kuvvetlerinin savaş gemileri, armada
donanma
Belli bir amaçla kullanılan gemilerin bütünü
donanma
Bayramlarda, sevinçli günlerde bayrak, ışık kullanarak, fişek yakarak yapılan şenlik, donanma gecesi
donanma
Bir devletin deniz kuvvetlerinin savaş gemileri, armada: "Donanmanın topları ormanın üzerine nefes aldırmaksızın ateş döküyor."- A. İlhan
donanmak
المفضلات