He was equipped for a trip.
- O bir yolculuk için donanımlıydı.
I'm not equipped to do that.
- Onu yapmak için donanımlı değilim.
We have the equipment.
- Bizim donanımımız var.
This hospital has a lot of new equipment.
- Bu hastanenin birçok yeni donanımı var.
Sami ran the local hardware store.
- Sami yerel donanım mağazasını işletiyordu.
Software is getting slower more rapidly than hardware becomes faster.
- Yazılım donanımın hızlanmasından daha hızlı yavaşlıyor.