Tom is filling out a ballot.
- Tom bir oy pusulası dolduruyor.
Tom is filling out a job application form.
- Tom bir iş başvuru formu dolduruyor.
Let me fill up your glass, Tom.
- Bardağınızı doldurayım, Tom.
Make sure you don't forget to fill up the tank.
- Tankı doldurmayı unutmayacağından emin ol.
She filled this vase with water.
- Bu vazoyu suyla doldurdu.
Fill out this form, please.
- Bu formu doldurunuz, lütfen.
I had my car filled up at the service station at the corner.
- Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
The news filled her with sorrow.
- Haber onu üzüntü ile doldurdu.
Fill out this registration card, please.
- Bu sicil kartını doldurun lütfen.
Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
I wanted to buy the huge stuffed bear at Ken's store, but it was not for sale.
- Ken'in dükkanındaki kocaman içi doldurulmuş ayıyı almak istedim ama satılık değildi.
The boy stuffed cake into his mouth.
- Çocuk ağzına kek doldurdu.
Tom is filling out a job application form.
- Tom bir iş başvuru formu dolduruyor.
Tom is filling out a ballot.
- Tom bir oy pusulası dolduruyor.
Please fill in this form.
- Lütfen bu formu doldurun.
Fill in your name and address.
- Adınızı ve adresinizi doldurun.
The boy stuffed cake into his mouth.
- Çocuk ağzına kek doldurdu.
He stuffed his laundry into a large bag.
- Büyük bir çanta içine çamaşırlarını doldurdu.
Cheap imports will glut the market.
- Ucuz ithalat piyasayı dolduracaktır.