Dan lost his money to a swindler.
- Dan parasını bir dolandırıcıya kaybetti.
She must be a swindler.
- O bir dolandırıcı olmalı.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
I feel like an impostor.
- Bir dolandırıcı gibi hissediyorum.
The impostor has been caught.
- Dolandırıcı yakalandı.
Tom was the victim of a 419 fraud.
- Tom, 419 dolandırıcılığı kurbanıydı.
She is guilty of fraud.
- O dolandırıcılıktan suçludur.
He's a cheat and a liar.
- O bir dolandırıcı ve bir yalancı.
Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
Dan is the only rogue around here.
- Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.