In our society, there are both honorable people and swindlers.
- Bizim toplumumuzda, hem onurlu insanlar hem de dolandırıcılar vardır.
Dan lost his money to a swindler.
- Dan parasını bir dolandırıcıya kaybetti.
You had dealings with a crook.
- Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.
His father is an impostor.
- Onun babası bir dolandırıcı.
The impostor has been caught.
- Dolandırıcı yakalandı.
The banker went to jail for fraud.
- Banker dolandırıcılık suçundan hapse girdi.
Tom was the victim of a 419 fraud.
- Tom, 419 dolandırıcılığı kurbanıydı.
He's a cheat and a liar.
- O bir dolandırıcı ve bir yalancı.
Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
Dan is the only rogue around here.
- Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.