This magazine circulates widely.
- Bu dergi yaygın olarak dolaşır.
He circulated from table to table at the reception.
- Kabulde masadan masaya dolaştı.
Let's stroll around the bazaar!
- Çarşının etrafında dolaşalım.
I strolled along the streets to kill time.
- Zaman geçirmek için caddelerde dolaştım.
Tom cruised down Park Street in his new sports car.
- Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.