doğuş

listen to the pronunciation of doğuş
التركية - الإنجليزية
origin

He is studying the origin of jazz in America. - O, cazın Amerika'daki doğuşunu araştırıyor.

(güneş) rise
nascency
Genesis
rising
birth; rise, rising
nativity

Living nativity scenes are popular in Southern Italy. - Yaşayan doğuş sahneleri Güney İtalya'da popülerdir.

Tom's grandchildren were playing with the nativity set figures. - Tom'un torunları, doğuştan gelen figürlerle oynamaktaydı.

(Astronomi) rise
birth

She has been blind from birth. - O, doğuştan görme özürlüdür.

He is a poet by birth. - O, doğuştan bir şairdir.

natal
birth of jesus christ
offshoot
aurora
yeniden doğuş
rebirth

The death of her husband was her rebirth. - Kocasının ölümü onun yeniden doğuşuydu.

doğ
birth date

May I have your birth date? - Doğum tarihinizi alabilir miyim?

My water broke on the evening of the predicted birth date. - Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..

yeniden doğuş
renaissance
doğ
be born

If I were to be born a second time, I would like to be Canadian. - Ben ikinci kez doğacak olsam Kanadalı olmak isterim.

Be born, get married, and die; always bring money. - Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.

doğuş günü
natal day
doğ
birth

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

Tomorrow's my birthday. - Yarın benim doğum günüm.

doğ
(abbr. for doğum)
doğ
on
yeniden doğuş
renascence
التركية - التركية
Doğma işi veya biçimi: "Senelerden beri güneşin doğuşunu seyretmedim."- S. F. Abasıyanık
Doğma işi veya biçimi
doğuş
المفضلات