التركية - الإنجليزية
تعريف doğramak في التركية الإنجليزية القاموس.
- chop
- chop up
- {f} hack
- cut up
- butcher
- carve
- hash
- saw off
- to cut into slices or pieces; to carve, chop to bits
- shred
- to cut into pieces, to cut sth up, to chop, to slice, to mince, to carve
- cut into pieces
- fritter
- slice
- cut
- saw
- mince
- cube
- doğrama
- {i} chop
Tom grabbed a knife, an onion and a chopping board.
-Tom bir bıçak, bir soğan ve bir doğrama tahtası aldı.
What's the best way to chop an onion?
-Bir soğanı doğramanın en iyi yolu nedir?
- doğra
- {f} butcher
- doğrama
- cutoff
- doğrama
- cutting up
- doğrama
- mincing
- doğra
- {f} mincing
- doğra
- {f} butchering
- doğra
- chop up
- doğra
- {f} mince
- doğra
- {f} fritter
- doğra
- {f} minced
- doğra
- chop
Tears came into my eyes when I was chopping onions.
-Soğanları doğrarken gözüm yaşardı.
Tom chopped some onions.
-Tom bir miktar soğan doğradı.
- bol doğramak
- 1. to spend lavishly. 2. to be lavish in promises
- ciğerini dağlamak/doğramak/ yakmak
- to disturb greatly, grieve
- doğra
- chopped
Add the honey, lemon juice, chopped almonds and the chopped apples.
-Balı,limon suyunu,doğranmış bademleri ve doğranmış elmaları ekle.
They chopped some onions.
-Birkaç soğan doğradılar.
- doğrama
- chopping
Tom grabbed a knife, an onion and a chopping board.
-Tom bir bıçak, bir soğan ve bir doğrama tahtası aldı.
- doğrama
- cutting
- doğrama
- woodworking
- doğrama
- woodwork, joinery
- doğrama
- slicing
- doğrama
- chopping, cutting up; woodwork, joinery
- doğrama
- joinery
- halka biçiminde doğramak
- ring
- hızar ile doğramak
- whipsaw
- ince doğramak
- mince
- kanına ekmek doğramak
- 1. to be glad that one has caused (another's) death. 2. to benefit by having caused (another's) misfortune
- parça parça doğramak
- fritter
- piyaz doğramak
- slang to lie, feed someone a load of bull
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف doğramak في التركية التركية القاموس.
- Keserek parçalamak
- Keserek parçalamak: "Ekmeği, bir sütçü dükkânının köpürmüş inek sütüyle dolu kâsesine doğrayacağım."- S. F. Abasıyanık
- doğrama
- Doğramak işi
- doğrama
- Bir yapının kapı, pencere, dolap, raf gibi ağaç, metal veya plastik bölmeleri